- oynar
- sif.1. Oynayan, bir yerdə durmayan, qərar tapmayan, daim hərəkətdə olan, tərpənən.2. Rəqqas, kəfgir (saatda).3. məc. Oynaq (bax oynaq 1 2-ci mənada).
Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti. 2009.
Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti. 2009.
oynak — oynar şey; boğum; cilf at … Çağatay Osmanlı Sözlük
Bülent Ortaçgil — (born March 1 1950) is a Turkish composer and singer.BiographyHe was born in Ankara, Turkey in 1950. He moved to Istanbul after starting elementary school which he finished at Sultanahmet Elementary School in Istanbul. He completed his middle… … Wikipedia
dirilik — is. 1. Diri, canlı cismin halı, diri halda olma; sağlıq. Ölü öldü, diriyə dirilik gərək. (Ata. sözü). // Varlıq, mövcudluq, var olma, mövcud olma. <Qədir:> Mən yekəlikdə adamın diriliyini danırlar. M. C.. 2. Həyat, yaşayış, güzəran.… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
ankiloz — is., tıp, Fr. ankylose Oynar eklemlerde oynaklığın kalmamasıyla eklemin işlemez duruma gelmesi, eklem kaynaşması … Çağatay Osmanlı Sözlük
berber koltuğu — is. Berber dükkânında bulunan, hareketli, oynar başlıklı özel koltuk … Çağatay Osmanlı Sözlük
çalmak — i, e, ar 1) Başkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak İngiliz cephesinden at kaçırıp bize satan bedeviler dönüşlerinde bizim atlarımızı çalıp İngilizlere satarlardı. F. R. Atay 2) Vurarak veya sürterek ses çıkartmak Bir yandan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çap — 1. is. 1) Cisimlerin genişliği, kutur Tüfeklerin çaplarını sorsanız cevabını veremezler. Ö. Seyfettin 2) Büyüklük 3) Ölçü, ölçek Bütün bu çabalar da Alman edebiyatını dünya çapında bir güce kavuşturmaya yetmiyor. H. Taner 4) Yapının veya arsanın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
diz kapağı kemiği — is., anat. Dizin önünde bulunan, kapak biçiminde oynar kemik … Çağatay Osmanlı Sözlük
duyarga — is., hay. b. Eklem bacaklılardan başın ön bölümünde bulunan, eklemlerden oluşmuş hareketli duyu alma organı, lamise, anten Balık pazarında duyargaları henüz oynar karidesler mi istersiniz, midye dolmaları mı? A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
ezmek — i, er 1) Üstüne basarak veya bir şey arasına sıkıştırarak yassılaştırmak, biçimini değiştirmek Ben kendi hesabıma aruzu bir bal mumu gibi ezer, oynar, istediğim şekle sokardım. E. B. Koryürek 2) Ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek,… … Çağatay Osmanlı Sözlük